Obezite Tedavi Edilebilir Bir Hastalıktır!

Hareketsiz yaşam ve
fast food tarzı beslenme obeziteyi çağımızın hastalığı haline
getirdi. 

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 1.6
milyar kişi fazla kilolu ve bunların 400 milyonu da obez. 2015 yılında bu
rakamların 700 milyon ve 2 milyara ulaşması tahmin ediliyor. Tüm dünyada
yaygınlaşan ve özellikle gelişmiş ülkelerde önemli bir sağlık sorunu olan
obezite, artık ülkemizde de sıklıkla görülüyor.

Yaşam kalitesini ve
süresini önemli derecede etkileyen, kalpten diyabete kadar birçok hastalığa
neden olabilen obeziteye karşı çaresiz değiliz. Sanılanın aksine, obezite
önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık. Ancak obezite tedavisi ileri
derecede uzmanlık ve deneyim gerektiriyor.

Ne Zaman Diyet, Ne Zaman
Ameliyat?

Obezitenin tedavisinde iki yöntem bulunuyor; diyet
eşliğinde egzersiz veya cerrahi yöntemler. Hangi yöntemin seçileceğine ise
hastanın vücut kitle endeksi (VKİ) değerlerinin yanı sıra, başka hastalıkların
bulunup bulunmamasına göre karar veriliyor. Vücut kitle endeksi 35’in altında
değerlere sahip kişiler, sağlıklı beslenme programı ve egzersiz ile kilo
verebiliyor. Vücut kitle endeksi 35 olan hastalara ise cerrahi yöntemler
uygulanabiliyor.

Cerrahi Yolla Tedavi Daha Çok Tercih
Ediliyor

Laparoskopik cerrahinin yaygınlaşmasıyla, obezitenin cerrahi
yolla tedavisi daha çok tercih edilen bir yöntem haline geldi. Obezite cerrahisi
temel olarak iki prensibe dayanıyor; mide hacminin küçültülmesi ve/veya
‘malabsorsiyon’ yani yiyeceklerin emiliminin bazı aşamalarda engellenmesinin
sağlanması.

Obezite cerrahisinde hepsi sadece küçük kesilerden yapılan
laparoskopik ya da robotik cerrahi yöntemleri kullanılarak, hastalara açık
cerrahiye kıyasla çok daha konforlu bir iyileşme dönemi sunuluyor. Hastalar
günlük hayatlarına çok kısa sürede dönüyor ve yine Acıbadem Obezite Merkezi’nin
metabolizma uzmanları ve diyetisyenlerinin takibiyle yeni beslenme düzenlerine
uyum sağlıyorlar.

Obezite Cerrahisi Kimler İçin
Uygun?

Obezite cerrahisi beden kitle indeksi 35 ve üzeri olan, uzman
denetiminde tıbbi beslenme, egzersiz ve medikal tedavi gibi yöntemlerle
zayıflayamayan hastalara öneriliyor. Ayrıca, beden kitle indeksi 30 üzerinde
olan, yüksek tansiyon, diyabet, uyku apnesi gibi kalitesini ve süresini
etkileyen hastalara da öneriliyor. Hangi ameliyatın uygun olduğu, uzman ekip
tarafından yapılan çeşitli muayene ve tetkikler sonucunda
belirleniyor.

Obezite Cerrahi Tedavisi Yöntemleri

Midenin
küçültülmesi ve bağırsakların bir kısmının devre dışı bırakılması prensiplerine
dayanan obezite cerrahisi, obez hastalara kilo verdirmek için uygulanan en
etkili yöntem kabul ediliyor. Acıbadem Obezite Merkezi’nde obezite cerrahisi
konusunda üç farklı yöntem uygulanıyor: Mide bandı, tüp mide (Sleeve
Gastrektomi) ve gastrik bypass.

Mide Bandı

Halk arasında
‘mide kelepçesi’ olarak da bilinen ayarlanabilir silikon gastrik band metodunda,
yemek borusu ile midenin birleştiği noktanın hemen altına, midenin çevresine bir
band yerleştiriliyor. Böylece mide hacmi küçültülmüş oluyor. Bandın iç çeperi,
uzunlamasına bir balon, ya da bisiklet lastiğine benzetilebilir. Bu balon ince
bir tüp aracılığı ile deri altına yerleştirilen bir porta bağlanıyor. Band
ameliyat sonrası yaklaşık 1 ay sonra cilt altındaki porttan serum enjeksiyonları
ile kademeli olarak şişiriliyor. Bu sayede ameliyattan sonra mide geçişinin
boyutu basit bir müdahale ile değiştirilebiliyor. Böylece hastanın çok az
miktarda gıda tüketerek kendisini tok hissetmesi sağlanıyor.

Nasıl
uygulanıyor?: Mide bandı için çoğu hastada laparoskopik yöntemler kullanılıyor.
Ameliyat sadece küçük kesiler aracılığıyla yapıldığı için hasta çok kısa sürede
günlük hayatına dönebiliyor.
Ameliyat sonrası dönem: Bu ameliyatla hasta
ameliyat sonrası 18-24 ay içerisinde kilo fazlasının yüzde 60-80’ini kaybeder.
Bu hastalarda bandda sorun olmadığı takdirde tekrar kilo alma riski
yoktur.

Tüp Mide

‘Sleeve Gastrektomi’ olarak da bilinen tüp
mide ameliyatlarında, midenin hacminin küçültülmesi (yaklaşık 60-100cc) ve
böylece hastanın çok az gıdayla tokluk hissetmesi hedefleniyor. Bu amaçla,
midenin belli bir bölümü cerrahi işlemle çıkarılıyor ve geriye tüp şeklinde
(yaklaşık bir muz büyüklüğünde) bir mide bırakılıyor. Ayrıca midenin açlık
hormonu salgılayan bölümü çıkarıldığı için hastada açlık hissi olmuyor. Bu
operasyonla sadece alınan gıdanın miktarı kısıtlanıyor; gıdaların emilimi aynı
şekilde devam ettiği için hastanın dışarıdan vitamin ya da mineral takviyesi
alması gerekmiyor.

Nasıl uygulanıyor?: Tüp mide ameliyatları da
laparoskopik yöntemle uygulanıyor. Küçük kesilerden karın boşluğuna girilerek
ameliyat gerçekleştiriliyor.

Ameliyat sonrası dönem: Ameliyattan sonra
küçük hacimlerde gıda alınmasıyla hastalar kolayca doygunluk hissedebiliyor ve
bir süre sonra bu tokluk iştah kaybına dönüşüyor. Total gıda alımı anlamlı
şekilde azalıyor. Ameliyattan sonraki birkaç yıl içinde kilo fazlasının yüzde
80-90’ı kaybediliyor.

Gastrik Bypass

Gastrik bypass
ameliyatlarında midenin büyük bir bölümü bypass edilerek küçük hacimli (yaklaşık
30-50 cc) bir mide bölümü hazırlanarak ince bağırsaklara dikiliyor. Bu
ameliyatta hem diğer obezite cerrahisi ameliyatlarında olduğu gibi mide hacminin
küçültülmesi hem de bağırsakların bir bölümünün devre dışı bırakılarak,
tüketilen yiyeceklerin bir kısmının emilmeden atılması hedefleniyor. Böylece
hastalar hem daha az gıdayla doyuyorlar hem de aldıkları gıdanın bir kısmı
emiliyor.

Nasıl uygulanıyor?: Gastrik bypass cerrahisi de diğer obezite
ameliyatları gibi genellikle laparoskopik yöntemle yapılıyor. Karın bölgesine
açılan küçük kesilerden girilerek ameliyat gerçekleştiriliyor. Böylece hasta
ameliyat sonrasında gelişebilecek olası yara enfeksiyonu ve fıtık gibi
risklerden de büyük ölçüde korunmuş oluyor. Gastrik bypass sırasında robot
kullanılması üç boyutlu görüntü, zor işlemlerin kolaylıkla yapılabilmesi
nedeniyle daha güvenli bir ameliyata olanak veriyor.

Ameliyattan sonraki
dönem: Cerrahiden sonra küçük miktarlarda gıda alınmasıyla hastalar kolayca
doygunluk hissedebiliyorlar ve bir süre sonra bu tokluk iştah kaybına dönüşüyor.
Total gıda alımı anlamlı şekilde azalıyor. Yeni oluşturulan midenin küçülmüş
boyutuna ve azalmış gıda emilimine bağlı olarak, gerekli vitamin ve mineral
desteklerin kullanımı için cerrahın ve diyetisyenlerin talimatlarının izlenmesi
gerekiyor. Böylece hasta vitamin ve mineral kaybı yaşamadan kilo verebiliyor.
Hastalar ameliyattan üç veya dört gün sonra evlerine gönderiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir