Neler ihanet kapsamına girer?

Günümüz şartlarında aldatmanın tanımı biraz karıştı.
Kızların özgür olması, facebook, internet, sosyal ortamlar ve pek kaynaşık iş
ortamları… İhaneti ve sınırlarını günümüz şartlarında tekrar
değerlendiriyoruz.

Kadın ya da erkek… Hiç kimse
aldatılmaktan hoşlanmaz. Ancak kişisel tarihimizde küçük ya da büyük, mutlaka
bir aldatma hikâyesi vardır. Söz konusu hikâye; bir başkasını görünce duyulan
belli belirsiz heyecandan ve küçük, zararsız flörtlerden tutun da, bir başkası
için sevgiliyi ya da eşi terk etmeye kadar geniş bir yelpazede düşünülebilir.
Acaba neden bize yapılmasından kesinlikle hoşlanmadığımız, hatta karşı karşıya
kaldığımızda korkunç bir bunalıma sürüklendiğimiz bu muameleyi en yakınımıza
reva görürüz? Cevabı basit!

İnsanlık tarihi boyunca var olan ihanet
gerçeği aslında doğası itibariyle çok eşli bir varlığın tek eşli bir toplum
yapısına sağlamaya çalıştığı uyumun kaçınılmaz firesinden başka bir şey değil.
Yani mesele tam olarak bir ‘reva görme’ meselesi sayılmaz. Elbette intikam
amaçlı ihanet de sık karşılaşılan bir durum, özellikle kadınlar cephesinde.
Ancak bu apayrı bir tartışma konusu! Zira bu tür ihanette, bir başkasından
etkilenme ya da hoşlanmadan çok, sevgiliyi ya da eşi cezalandırma isteği, yani
karar vererek, planlı programlı aldatma durumu söz konusu.

Peki ya
dışarıdan son derece uyumlu ve mutlu görünen çiftlerden kulağımıza gelen ibret
hikâyelerine ne demeli? Demek ki, bir ilişki yaşarken başka birine ilgi duymak,
hatta o kişiyle birlikte olmaya çalışmak, pek de sıra dışı bir zayıflık değil.
Ancak sıradan olması, başımıza geldiğinde tepki vermeyeceğimiz anlamına da
gelmiyor. İhanetle karşı karşıya kalmak her inşam çok üzer, öfkelendirir,
yıpratır, hatta hayata bakış açısını kökten değiştirebilir. Ancak günümüzde
başka bir sorunla daha karşı karşıyayız! Neyin ihanet kapsamına girdiğini, hangi
davranışı aldatma olarak görüp hangisine hoşgörü göstermemiz gerektiğini
belirlememiz gittikçe zorlaşıyor.

Zira özellikle bilgisayar
teknolojisinin sunduğu yenilikler, iletişim imkânlarının hem çoğalmasına hem de
çeşitlenmesine neden oluyor ve biz ne kadar istersek isteyelim, bu imkânların
önüne geçemiyoruz. Böylece mesela geçen yüzyılda bir adamın eşini aldatması için
başka bir kadınla fiziksel olarak karşı karşıya gelmesi, onunla bizzat tanışması
gibi doğal bir önkoşul varken, bugün internet üzerinden sürdürülen iletişim
birbirini hiç görmemiş iki insan arasında duygusal bir ilişkinin başlamasına da
neden olabiliyor. Ayrıca mesele sadece teknolojiyle de sınırlı değil. Farklı
sosyal gruplar, farklı kadın- erkek ilişkileri, eskiye göre çok daha rahat ifade
edilen cinsel eğilimler, günümüzün hızla değişen yaşam biçimi bir bütün olarak
bize yeni ahlaki değerler dayatıyor. En azından bizi, eski birtakım
fikirlerimizi yeniden gözden geçirmeye zorluyor.

Kimimiz bu hareketli
ortamda prensiplerimize sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışıyoruz, kimimiz ise uyum
sağlamak adına bu yeni dünya düzenine daha esnek yaklaşmaya… Kısacası, bir geçiş
dönemindeyiz ve ihanette hoşgörü sınırları konusunda kafalar karışık. Yine de,
neyin aldatma sayılıp neyin sayılmayacağına, kimi örnekler üzerinden giderek
birtakım istatiksel sonuçlarla cevap vermek mümkün. İşte bu örneklerden
bazıları… Bakalım günümüz kadını açık fikirli olmayı hangi noktaya kadar
başarıyor…

İLİŞKİ RESMEN BAŞLAMAMIŞSA, BAŞKA BİRİYLE BİRLİKTE OLMAK
ALDATMA SAYILIR MI?

Evet: %75 Hayır: %25

İşte size
cevaplanması son derece zor bir soru: Jane Austen romanlarında duygusal
ilişkinin başlangıcı, erkeğin aşkını itiraf ettiği ve kadının da bu aşkı kabul
ettiğini dile getirdiği an olarak kabul edilir, bu klasik sahnenin öncesinde her
iki taraf da duygularını gizlerlerdi. Fakat hoşumuza gitsin ya da gitmesin,
günümüz ilişkileri bu şekilde ilerlemeyip çok farklı seyirler izleyebiliyor.
Artık cinsellik romantizmden sonra gelmiyor; hatta kimi durumlarda romantizmin
cinsellikten sonra geldiği (Bakınız: evlilikle sonuçlanan tek gecelik
ilişkiler!) bile söylenebilir.

Bazı kişiler; ‘erkek arkadaş’ ya da ‘kız
arkadaş’ etiketinden hoşlanmıyorlar, kimileri ciddi bir ilişkiye girmeden önce
sokak söylemiyle bir süre ‘takılmayı’ tercih ediyorlar, yakınlaşmalar bir anda
değil, yavaş yavaş gerçekleşiyor. Peki bu yakınlaşmanın hangi noktası ilişkinin
başladığı nokta? ‘Biz neyiz şimdi? Birlikte miyiz, değil miyiz?’ sorusu
eşliğinde konuya kafa yoran genellikle kadınlar oluyor.

Asıl
meselemize dönersek! Yukarıdaki sorunun sorulduğu kadınların yüzde 75’i evet,
yüzde 25’i hayır cevabını vermişler. Demek ki kadınlar, ilişkinin adını koyma
konusunda erkeklerden daha aceleci davranıyorlar. Daha doğrusu, bütün
gereklilikleri, sorumlulukları ve yasaklarıyla ilişki, kadının kafasında
erkekten daha önce başlıyor. Erkekse, en azından başlangıçta kendine
kaçabileceği serbest bir alan bırakmayı, duygularından emin olmadan önce
‘denemeyi’ tercih ediyor, bu deneme sürecinde başkalarıyla da birlikte
olabiliyor ve bunu kesinlikle aldatma olarak tanımlamıyor.

Ne olursa
olsun, bunun aslında duygularla ilgili bir mesele olduğunu unutmamalıyız,
ilişkinin adı konmamış olabilir, dolayısıyla da başka biriyle ilgilenmek aldatma
kapsamına girmeyebilir fakat erkeğin, gözünün sizden başka kimseyi görmemesi
gereken o ilk günlerde bile farklı seçenekler araması, ilişkinin ileriki
aşamaları konusunda kafanızda ister istemez bir soru işareti
yaratacaktır.

SOSYAL ORTAMDA BİR YABANCIYLA FLÖRT ETMEK ALDATMA
KAPSAMINA GİRER Mİ?

Evet: %45 Hayır: %55

Bu oldukça
tartışmalı bir konu! Sebebiyse, bu kez flörtün sınırlarının net olarak
belirlenememesi. Nedir flört? Uzun bir bakışma? Hararetli bir sohbet? Sohbet
ederken birbirine dokunma? Hangisi masum bir flört sayılır, hangisi çizmeyi
aşmak anlamına gelir? Bu soruya her birimizin cevabı farklı
olacaktır.

İstatiksel veriler, kadınların bu konuda hemen hemen ikiye
ayrıldıklarını gösteriyor, ancak bu tür sosyal flörtü zararsız bulanlar az
farkla önde. Gerçekten de barda, kafede, konserde, uçakta, bekleme salonunda,
kitapçıda tesadüfen tanıştığınız bir erkeği çekici bulduğunuz ve onunla ayaküstü
flört ettiğiniz için vicdan azabı çekmeniz ya da bunu gerçek bir aldatmayla bir
tutmanız pek de gerekli değil. Bir ilişkinizin olması ve birlikte olduğunuz
insanı sevmeniz, başka erkekleri beğenmekten ve onlar tarafından beğenilmekten –
ki bu ikincisi bir kadın için çok daha önemlidir!- vazgeçeceğiniz anlamına
gelmiyor. Aksine, ilişki uzmanları uzun süreli beraberliklerde bu tür zararsız
flörtlerin ilişkiyi canlı tuttuğunu iddia ediyorlar.

Yalnız, burada
dikkate almanız gereken iki nokta var! İlki, flörtün sınırlarını kendi ahlak
sınırlarınız doğrultusunda belirlemeniz. Aynı şekilde, ikinci bir önemli nokta
da şu! Kendinizi izleyerek, sosyal flörte ne kadar hevesli olduğunuzu tespit
etmeniz gerekiyor. Eğer bunu sık sık yapıyorsanız, bu ilişkinizi gözden
geçirmeniz gerektiği anlamına gelir. Sosyal flörtün hayatınızda tam olarak hangi
boşluğu doldurduğunu belirlemek için kendinizle bir an önce
yüzleşin.

FACEBOOK’TA ESKİ SEVGİLİLERİ ARAYIP BULMAK YA DA KARŞI
CİNSLE İMALI MESAJLAŞMALARA GİRMEK ALDATMAK MIDIR?

Evet: %80
Hayır: %20

Gördüğünüz gibi, teknolojinin imkânlarını kullanarak kaçak
dövüşmeyi aldatma sayan kadınların sayısı oldukça fazla. Gerçekten de bilgisayar
hayatımızda yeni bir dönem başlattı; bizi kendisinden önce var olan iletişim
kanallarının çok ötesinde bir noktaya taşıdı. Bugün artık dünyanın öbür ucunda
yaşayan, sadece fotoğrafından tanıdığımız (ki o fotoğrafın ona ait olduğu da
şüpheli), belki kimlik bilgileri bile bütünüyle uydurma olan biriyle chat’leşme
ve hatta yakınlaşma olanağına sahibiz.

Hele insanların iç çamaşırı
renklerine kadar bütün hayatlarını kişisel sayfalarına döktükleri Facebook, yeni
insanlarla tanışma ve eski tanıdıkları yeniden bulma konusunda çoğumuzu harekete
geçirdi. Herkes herkesin Facebook arkadaşı, sokakta birbirini tanımayan insanlar
dahi! Fakat işte tam da bu sınırsız iletişim fırsatı, ihanet eğilimi olanlara
sınırsız bir aldatma ve foyası meydana çıkarsa kendini aklama fırsatı sundu.
Şimdi şöyle bir soru soralım; kadın ve erkek birbirlerine hiç dokunmazlarsa,
gerçekten sevişmiş sayılırlar mı? Hayır mı diyorsunuz? Peki sanal seks ne
olacak?

Unutmayalım ki teknoloji sadece bir araçtır; onu masum ya da hain
amaçlar için kullanmak ise bize kalmıştır. Aynısı Facebook için de geçerli.
Birisine buram buram arzu kokan mesajlar göndermek ya da lafı sürekli cinselliğe
getirmek, o kişiye Facebook üzerinden asılmaktan başka bir şey değildir ve
bunun, o kişiye bir barda ya da başka bir yerde asılmaktan zerre kadar farkı
yok. O yüzden, önemli olanın niyet olduğunu unutmayın ve bu kullanımı en yaygın
sosyal platformu ciddiye alın. Fakat tabii ki pireyi deve yapmanın da âlemi yok.
Örneğin birlikte olduğunuz erkek, vaktiyle güzel deneyimler paylaştığı ama uzun
zamandır haber alamadığı bir eski sevgilisini arkadaş listesine eklemiş
olabilir. Olay çıkarmadan önce bilgisayar üzerinden sürdürdükleri iletişimin
içeriğini doğru yorumlamaya özen gösterin. Aynı şey sizin de başınıza
gelebilir.

Eğer eski sevgilinizle sohbetlerinizi belli bir düzeyde
tutmayı başarıyorsanız ve şu anda yolunda giden bir ilişkiniz olduğunu da
biliyorsa, kesinlikle vicdan azabı çekmenize gerek yok. İster Facebook’ta olsun,
ister sokakta, kriteriniz belli! Sadece sevdiğiniz erkeğin kulağına gitmesinden
rahatsız olacağınız, dolayısıyla o duymasın diye kıvrandığınız davranışlar
aldatma kapsamına girerler. Kendinizi sakın ola aldatmayın!

İŞYERİNDE
FLÖRT ETMEK ALDATMAK SAYILIR MI?

Evet: %73 Hayır:
%27

Bir kere, işyerinde flörtün sosyal flörtten çok farklı olduğunu
unutmamak gerek. Diyelim ofiste sohbetinden çok zevk aldığınız, içten içte
çekici de bulduğunuz bir arkadaşınız var. Öğle tatillerinde birlikte yemeğe
çıkıyor, kapı önüne çıkıp birlikte sigara içiyor, kahve molalarında baş başa
dedikodu yapıyor, toplantılarda daima yan yana oturuyor, hafta sonu buluşup
sunumlara çalışıyorsunuz. Evet, görünüşte tipik iki iş arkadaşısınız. Fakat
aslında ateşle oynadığınızın farkında mısınız?

İş arkadaşlarımız, günün
büyük bölümünü birlikte geçirdiğimiz kişilerdir. Süre hesabına vurursak,
onlarla, ilişkide olduğumuz insandan, ailemizden ve en yakın dostlarımızdan daha
fazla vakit geçiririz. Burada sizin için, sosyal flörtteki gibi ‘Onu bir daha
nerede göreceğim’ rahatlığı söz konusu değil, çünkü ertesi gün ofiste
göreceğiniz kesin! Dolayısıyla, tam anlamıyla aldatma sayılmasa bile işyerinden
biriyle işin gerektirdiğinden fazla, yani duygusal ve fiziksel olarak
yakınlaşmanın aldatmaya kapı açan bir yanı var. En azından çoğu kadın böyle
düşünüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir